Sn Ünal Güner
Öncülüğünde kurulan İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı, vakıf gayemizin temeli olan geleneklerin ve geçmişin bilgeliğinden faydalanıp, doğanın korunması ve doğalın çoğaltılması odağıyla; bugünün ve yarının ihtiyaçları öngörülerek geliştirilmiş proje tabanlı destekler sunmaktadır.
Vakfın Gayesi
Geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında geleneklerin ve geçmişin bilgeliklerini günümüze hatırlatıp uyarlarken bunların bir kısmını da modern hayat ve teknolojiler ile halkın beden ve ruhsal sağlığı için uyumlamak ve kullanılabilir hâle getirmektir.
-- Banka Bilgileri --
Hesap İsmi | İBN-İ SİNA KADİM ŞİFA VAKFI |
VAKIF KATILIM BANKASI (TL) | ₺ TR97 0021 0000 0009 9199 9000 01 |
VAKIF KATILIM BANKASI (Dolar) | $ TR16 0021 0000 0009 9199 9001 01 |
VAKIF KATILIM BANKASI (Euro) | € TR86 0021 0000 0009 9199 9001 02 |
SWIFT KODU | VAKFTRISXXX |
Projelerimiz
İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı olarak, vakıf gayemizin temeli olan geleneklerin ve geçmişin bilgeliğinden faydalanıp, doğanın korunması ve doğalın çoğaltılması odağıyla;
odaklı bugünün ve yarının ihtiyaçları öngörülerek geliştirilmiş proje tabanlı destekler sunmaktayız.
Geleceğimizi bugünden sağlıklı inşa edebilmek ve çocuklarımıza daha güvenli bir ortam oluşturabilmek için fayda ve güzelliklerde buluşalım...
YEREL (ATA) TOHUM YETİŞTİRME VE PAYLAŞMA
Geleneksel, yerel, atalık tohum; iklimin olumsuz koşullarına dayanıklı,
binlerce
yıllık geçmişi olan saf, özgün ve doğalın bilgisini bünyesinde taşıyan
tohum
çeşididir.
Bakım gücü olup, yetiştirme süreç ve sorumluluğunu üstlenmek üzere talep
eden
kimselere İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı tarafından, alınan hasadın minimum
%10’unun
İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı Denetim Kurulu’nun bilgi ve denetimi
doğrultusunda
ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması suretiyle tohum temini
gerçekleştirilmektedir.
Dağıtımı yapılan atalık tohumların doğal yollarla verimli ve sağlıklı
bir biçimde
yetiştirilmesi için gerekli olan doğal gübreleme gibi unsurların bilgi
desteği vakıf
tarafından sağlanmaktadır. Süreç, tohum temininden ürün hasatlarının
minimum
%10’unun ihtiyaç sahiplerine dağıtılması noktasına kadar İbn-i Sina
Kadim Şifa Vakfı
Denetim Kurulu tarafından düzenli aralıklarla takip edilecektir.
Bu toprağın üstünde hepimiz beraber yaşıyor, ondan beraberce
besleniyorsak onu
korumak, ihtiyacıyla muamele etmek insan olarak hepimizin
sorumluluğudur.
Güzellikler eken, ektiğiyle bereketlenen ve bu bereketle
bütün kılınan
olmayı dileyelim.
ATALIK TOHUM BUĞDAY VE UN PAYLAŞMA
Atalık tohumlar, binlerce yıl öncesinden günümüze kadar sağlıklı ve saf
bir şekilde varlıklarını sürdürebilen nadir tohumlardır. Bu tohumlar,
Anadolu'nun köklü tarım yöntemleriyle kuşaklar boyunca üretilmiş olup
genetik yapılarına dokunulmamıştır. Bulundukları iklime, toprağa ve
coğrafyaya asırlar içinde uyum sağlamaları onları daha dayanıklı kılmış,
kimyasal ilaç kullanılmadan yetiştirilmeleri ise daha yüksek besin
değerlerine sahip olmalarını sağlamıştır. Atalık tohumlardan elde edilen
sebze ve meyvelerin renkleri ve boyutları çeşitlidir, standart bir
görünüme sahip değillerdir. Hibrit tohumların aksine doğurgandırlar yani
bu tohumlardan elde ettiğiniz ürünlerin tohumlarını bir sonraki yıl da
ekerek ürün devamlılığını sağlayabilirsiniz.
İbni Sina Kadim Şifa Vakfı, yerel, atalık ürünlerimizi hatırlatma ve
toplumda ata tohumu kullanımını artırarak insanların fizyolojik ve
psikolojik sağlığına fayda sağlamak amacıyla 1.000 aileye ücretsiz
atalık un ve buğday tohumu temini yapılmaktadır.
Katılım: @sifavakfi instagram
hesabı başvuru linki üzerinden çekilişe katılabilirsiniz.
YERLİ CİNS KÜMES HAYVANCILIĞI VE DOĞAL KÖY YUMURTASI ÜRETME VE PAYLAŞMA
Kümes hayvancılığı; tavuk, hindi, horoz, kaz gibi kanatlı hayvanların
yetiştirildiği bir
hayvancılık çeşididir. Bu hayvancılık ülkemizde yayılım potansiyeli en
yüksek olan, her
iklimde rahatlıkla tercih edilebilen bir türdür.
Tüm dünya genelinde tüketim sektörünün artması ile ortaya çıkan seri
üretim düşüncesi,
bu hayvanların hızla büyüyüp kesim sürecine getirilebilen, normalin çok
daha üstünde
yumurta alımı sağlayan GDO’lu çiftlik türü olarak yetiştirilmesine ve
piyasaya sürülmesine
sebep olmuştur. Günümüzde köy tavuğu olarak bilinip alınan ve
yumurtaları da köy yumurtası
olarak satılan özellikle tavuk cinsleri de bu genetik yapıda üretilmiş
olması dolayısıyla
esas istenilen doğallık kavramından uzaktır.
Beslendiğimiz bitkisel ve hayvansal tüm gıdalar, cinsi, üremesi,
yaşadığı ortam ve
yetiştirilme biçimi bakımından tam bir bütünlük içerisinde doğal
olmalıdır. Çünkü bizler
bu hayvanların sadece etinden, yumurtasından istifade etmeyiz. Bir
tavuğu yediğimizde,
onun içinde taşıdığı genler; beslenmiş olduğu tahıllar ve içinde
bulunduğu çevresel
faktörlerin etkisiyle DNA’sına işleyen özellikler de onun kanalıyla bize
akar. Tüm bunlar
hem bedenimize hem de ruhumuza sirayet eder. Bu sebeple temiz beslenmek,
yediklerimizi
arındırmak kıymetlidir.
Bu amaçla yerel cins kümes hayvancılığını koruma ve özendirme
kapsamında; bakım gücü
olup, yetiştirme süreç ve sorumluluğunu üstlenmek üzere talep eden
kimselere İbn-i Sina
Kadim Şifa Vakfı tarafından, alınan hasadın minimum %10’unun İbn-i Sina
Kadim Şifa Vakfı
Denetim Kurulu’nun bilgi ve denetimi doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle
paylaşılması
suretiyle kümes hayvanı temini gerçekleştirilmektedir.
YERLİ BÜYÜKBAŞ VE KÜÇÜKBAŞ HAYVAN BESLEME, KORUMA VE ÇOĞALTMA
Yerli büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık, hem etinden hem de sütünden
yararlandığımız
bir hayvan yetiştiriciliği çeşididir.
Sağlıklı bir yetiştiricilik süreci için hayvanların bulunduğu çevreye
uyumlu olması,
doğal yollarla üremiş yerli bir tür olup doğal, GDO’suz gıda ve
takviyelerle
yetiştirilmiş ve dayanıklı bir ırk olması elzemdir.
Günümüzde hayvan yetiştiriciliğinin önemli bir kısmı büyük firmalar
tarafından ele
geçirilmiş, et ve süt sektörü de diğer alanlar gibi tekelleştirilmiştir.
Firma bazlı
bu üretimin esas amacının kâr etme ve toplum algısını gıda ile bozarak
insanları
sisteme bağımlı hâle getirme çabası içinde olması neticesinde, mevcut
kurulu sistem,
insan sağlığı ve refahına odaklı olmaktan oldukça uzaklaşmıştır.
Yine dünya genelinde, endüstriyel toplumun bir sonucu olarak; seri süt
üretim imkânı
sağlama ve ticari kâr elde etme amacıyla türleri yapaylaştırılmış ithal
cins
(Simental, Holstein vs.) ineklerinin tercih edilmesi, aynı şekilde doğal
otlatma
yerine, süt verimini ve kilo yükseltme yöntemiyle et verimini artırma
amacıyla
hayvanların hazır, GDO’lu yemler ile beslenmeleri; bu sektörde sağlıksız
bir ortam
yaratmıştır.
Bu hayvanların besin değeri kadar yaşam sürecindeki duygu durumları da
önemlidir.
Nitekim makineye bağlı olarak, sürekli bir biçimde sütü sağılan bir
hayvanın
aktardığı hâl ile doğal ortamda sağılan bir hayvanınki eş değer
değildir.
Sonuç olarak; alınan besinler, yetiştirilme süreçleri ve ırk
etkenlerinin her biri,
et ve süt kanalıyla bize akıp ruhen ve bedenen benliğimize sirayet eder.
Yediğimizi, içtiğimizi; yani özü itibariyle varlığımızı ve içinde
yaşadığımız bu
doğayı korumak, ondan mümkün olan en güzel şekliyle, doğallık içinde
istifade etmek
hepimizin sorumluluğudur.
Bu sebeple yerelliğin ve doğallığın yayılması dileğiyle; bakım gücü
olup, yetiştirme
süreç ve sorumluluğunu üstlenmek üzere talep eden kimselere İbn-i Sina
Kadim Şifa
Vakfı tarafından, alınan verimin minimum %10’unun İbn-i Sina Kadim Şifa
Vakfı
Denetim Kurulu’nun bilgi ve denetimi doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle
paylaşılması
suretiyle küçükbaş ve büyükbaş hayvan temini gerçekleştirilmektedir.
DEPREM BÖLGESİ ÜCRETSİZ ŞİFA SEANSLARI
Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan üssünde gerçekleşen depremden
psikolojik olarak etkilenerek Vakfa başvuru yapan deprem mağdurlarına
Ünal Güner ile Şifanın yolundaki öğrencileri aracılığı ile Vakıf
destekli şifa seansları ücretsiz olarak gerçekleştirilmiştir.
İsim ve Şehir Bilginizi bizimle paylaşarak şifa talep randevusu
oluşturabilirsiniz.
Şifa Talep Hattı: 0542 699 01 99
DEPREM BÖLGESİ YARDIMLAŞMA
İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı olarak;
Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan üssünde gerçekleşen depreme yönelik
hali hazırda
yürütmüş olduğumuz çadır, konteyner, gıda ve giyim yardımlarımızın yanı
sıra İbn-i
Sina Kadim Şifa Vakfı Denetim Kurulu’nun tespiti ve kontrolü ile deprem
bölgesinden
diğer şehirlerimize yerleşmiş ihtiyaç sahiplerine de kıyafet ve gıda
yardımlarımızı
devam ettirmekteyiz.
Bulunduğunuz şehirde ihtiyaç sahiplerine yardım çalışmalarına destek
vermek için
burada
bulunan telefon numaralarından il sorumlusu arkadaşlarımıza
ulaşabilirsiniz
DEPREM BÖLGESİ HAYVANCILIK DESTEKLEME
Geçtiğimiz günlerde Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan üssünde
gerçekleşen deprem
sonrasında İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı olarak maddi ve manevi
desteklerimizin bir
parçası olarak depremden hayvanları ve barınakları olumsuz bir biçimde
etkilenip de
talep eden kimselere, İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı Denetim Kurulu’nun
bilgi ve denetimi
doğrultusunda, bağışlanan hayvanlardan alınan ürünlerin (et, süt,
yumurta, yün vs.) ve
minimum %10’unun ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması suretiyle hayvan
bağış, hayvanlar için
konteynır yardımı ve desteği verilmektedir.
Bu süreçte; elimizden gelen tedbirleri alıp, Ol’anın hayrına ve
faydasına odaklanarak,
mümkün mertebe yardımlaşma ve fayda alışverişinin içinde olmak
hepimizin içsel ve
dışsal iyileşmesine katkı sağlayacaktır.
NEDEN BU PROJELER?
Tabiatın doğasında, kendi hâli içinde mevcut olan her şey Bir’in ve
bütünün faydasınadır.
İnsan da fıtrat itibariyle kainatla uyum içerisinde yaratılmıştır.
Varlığıyla hem bedenen
hem de ruhen bu alana etki eder ve ondan etkilenir. Yaşamsal
faaliyetlerimizi
devam ettirmemize imkân tanıyan temel ihtiyaçlarımızdan birisi yeme -
içmedir ve doğa
bunu bize en tabii şekliyle sunmaya programlanmıştır.
Fakat zaman içerisinde suni kıtlık algılarının da etkisiyle GDO'lu
(Genetiği Değiştirilmiş
Organizma) ürünlerin piyasaya sürülmesi, hibrit üretimin devamlılığı
kısıtlaması ve
yokluk imajinasyonlarının da tesiriyle insanların bunlara bağlı hâle
gelmesi ya da bu
gibi ürünlerle teması olan hayvansal gıdaların tüketilmesi hem sağlığın
olumsuz yönde
etkilenmesine hem de doğada tahribatın meydana gelmeye başlamasına
sebebiyet
vermiştir.
Genetiği Değiştirilmiş Organizma, laboratuvar ortamında yapay gen
aktarımıyla dışarıdan
müdahale edilerek elde edilen bir tohum türüdür. Bu ürünlerin dirençleri
oldukça uzun
olmakla beraber ekosistemin dengesini bozmaktadır. Bu organizma
polenlerinin tozlaşma
yoluyla taşınarak başka ürünlere de etki etme ve uzun vadede GDO’suz
ürünlerin de doğallığını
etkilemesi sebebiyle, kendi üretimimizi korumak adına bu konuda
bilinçlenme ve çevremizi de
bilinçlendirme sorumluluğumuz vardır.
Yine aynı şekilde hibrit üretim de yapay bir döllenme ile üretilen melez
tohumlardan
yapılmakta olup bu ürünler kısır oldukları için devamlılıkları da mümkün
değildir.
Tüm bu etkenler insanı ve doğayı doğallık içindeki uyumundan koparan
olumsuz unsurlardır.
Aynı zamanda sürekliliği kısıtladığı için de kişileri tohum üretici
şirketlerine bağlı
hâle getirmektedir.
İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı olarak; bütünün faydasına aracılık etmek,
doğayı ve doğalı
korumak ve düzenin denge içindeki seyrinin bir parçası olmak amacıyla
geçmişin bilgeliğinden
yararlanarak doğal üretimi desteklemeyi ve çoğaltmayı
hedefliyoruz.
İstiyoruz ki doğru buğday; yani doğal, atalık tohumlar ekilsin, bu
doğallığın içinde yetişen
hayvanlar çoğalsın, üretim de tüketim de Bir’in ve bütünün hayrına olsun
ve bu, kolektif bir
biçimde yayılsın.
Devamlılık; sıradan bir yeme içmenin ötesinde, yetişen besinin doğaya,
doğadan aldığımızın
bize, bizim bedenimizle aktardığımızın nesle ve döngüsel biçimde tüm bir
sisteme etkisini
içinde barındırır.
Yediğimizi, içtiğimizi; yani özü itibariyle varlığımızı ve içinde
yaşadığımız bu doğayı
korumak, ondan mümkün olan en güzel şekliyle, doğallık içinde istifade
etmek hepimizin
sorumluluğudur.
Bu sebeple yerelliğin ve doğallığın yayılması dileğiyle; bakım gücü
olup, yetiştirme süreç
ve sorumluluğunu üstlenmek üzere talep eden kimselere İbn-i Sina Kadim
Şifa Vakfı tarafından,
alınan verimin minimum %10’unun İbn-i Sina Kadim Şifa Vakfı Denetim
Kurulu’nun bilgi ve
denetimi doğrultusunda ihtiyaç sahipleriyle paylaşılması suretiyle
küçükbaş ve büyükbaş
hayvan temini gerçekleştirilmektedir.